Mezunumuz Emrah Deniz Kunt ile girişimi Indoora üzerine

Mezunumuz Emrah Deniz Kunt ile girişimi Indoora üzerine

Röportaj: Şule Yalçın / Mezun İlişkileri ve Kariyer Geliştirme Yöneticisi

Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Mekatronik Mühendisliği Lisans (2004), Yüksek Lisans (2006), Doktora (2012) mezunumuz Emrah Deniz Kunt ile GPS teknolojisinin çalışmadığı iç mekanlar için yüksek hassasiyetli konumlama teknolojisi ve servislerini sağladığı girişimi Indoora üzerine konuştuk.


Bize biraz girişiminiz Indoora’dan bahseder misin?

İndoora, ortaklarının tamamı Sabancı Üniversiteli olan bir girişim. Görkem Erinç (FENS ’04), Ahmet Teoman Naskali (FENS ’06, FENS ’12) ve Oktar Özgen (FENS ’06) İndoora’nın diğer kurucu ortakları. 2014 yılında Görkem ve Oktar’ın Amerika’dan Türkiye’ye geri dönüşü sonrası beraber çalışmaya başladık. İndoora olarak, GPS teknolojisinin çalışmadığı iç mekanlar için yüksek hassasiyetli konumlama teknolojisi ve servisleri sağlıyoruz. Teknolojimizi Google Maps’in iç mekanlarda çalışan versiyonu olarak düşünebilirsiniz. Akıllı telefonlar üzerinden kullanıcının yaklaşık 2m altı hassasiyetle konum tespitini yapabilen bir teknoloji geliştirdik. Teknolojimiz hassasiyet ve tutarlılık açısından Dünya’daki önde gelen firmaların teknolojileriyle rekabet edebilecek seviyede. 2 yılı aşkın süredir Tübitak tarafından da desteklenen yoğun Ar-Ge çalışmalarımız sonucunda ürün ve servislerimizi piyasaya sunmaya başladık. Geçtiğimiz yıl Teknopark İstanbul tarafından “Yılın Kuluçka Şirketi” seçildik. İlk müşterimiz de Teknopark İstanbul. Bizim geliştirdiğimiz Teknopark İstanbul mobil uygulaması yayında ve teknolojimizi de bu uygulama üzerinden sunmaya önümüzdeki aylarda başlayacağız. 2016 yılı başında Türkiye’nin en büyük fuar merkezi olan Tüyap ile 3 yıllık bir sözleşme imzaladık. Ekim ayında da Tüyap için geliştirdiğimiz MyTüyap uygulaması canlıya çıktı. Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen fuarlarda bu uygulama üzerinden teknoloji ve servislerimizi fuar ziyaretçilerine sunmaya başladık. Bunlara ek olarak Türkiye’de ve yurt dışında THY, Porsche, Volkswagen, Messe Berlin gibi farklı firmalar ile teknolojinin farklı uygulama alanları konusunda görüşmelerimizi sürdürüyoruz. Havaalanları, fuar merkezleri, alışveriş merkezleri, hastaneler, üniversiteler ve müzeler gibi büyük ölçekli mekanlar teknoloji ve servislerimizin etkin bir şekilde kullanılabileceği alanların başında geliyor.

 

Foto: Şule Yalçın ile Emrah Deniz Kunt Skype görüşmesi yaparken

Bu ekip nasıl bir araya geldi?

Görkem ile 1999 yılında Sabancı Üniversitesi’nin ilk öğrencileri olarak lisans eğitimimize başladığımızdan beri süren bir arkadaşlığımız var. İlk olarak bu fikir hakkında konuşmaya başladığımızda hala Amerika’daydı ve doktorasını tamamlıyordu. Ben de bir şekilde geri dönüp Türkiye’de bu fikri hayata geçirmek konusunda kendisini ikna ettim. Teoman ile yüksek lisans ve doktoramızı Sabancı’da beraber yaptık. Öncesinde beraber bir şirket kurmuşluğumuz da var. Oktar ile Görkem doktoralarını Amerika’da beraber tamamladılar. Birbirini uzun süredir tanıyan kişiler olarak aynı fikre de inanmamız aslında büyük bir şans oldu ve güçlü bir ekip kurduk.

Teknolojinizi biraz daha detaylı anlatabilir misin? Biz bu teknolojiyi nasıl kullanabiliriz mesela?

Daha net olması için size bir örnekle anlatayım. Bir alışveriş merkezine gittiğinizde hangi mağaza hangi katta ve nerede, bulunduğum noktadan oraya nasıl giderim hepimizin sorduğu sorular arasındadır. Bizim sunduğumuz teknolojiyi kullanan uygulamayı açtığınızda nasıl Google Maps GPS teknolojisini kullanarak dışarıda sizin konumunuzu belirliyorsa biz de teknolojimizle iç mekanda sizin konumunuzu tespit edip size telefondaki harita arayüzümüzde gösteriyoruz. Sonrasında gitmek istediğiniz yeri seçtiğinizde size adım adım yol tarifi sunuyoruz. Bu kısmı aynı Google Maps gibi. Ama daha hassas ve iç mekanlarda çalışan versiyonu. Buna ek olarak mekan içerisinde bir mağazaya girdiniz ve ayakkabı reyonunda karar vermeye çalışıyorsunuz. Bir süredir orada zaman geçirdiğinizi tespit ederek size alım sürenizi kısaltmak için fırsat sunabiliyoruz. Ya da diyelim ki AVM’ye girdiğinizde bir mağazanın önünden geçerken mağaza sizi indirimleri konusunda bilgilendirmek istiyor. Siz o tanımlanmış alana girdiğiniz anda size anlık bildirimlerle reklam, fırsat ya da bilgilendirme sunabiliyoruz. Bunun gibi örneklendirmeler farklı mekanlar için çeşitlendirilebilir. Müzelerdeki Audio Guide sistemlerini bizim teknolojimizi kullanan bir uygulama üzerinden de sunabilirsiniz mesela. Eserin yanına geldiğinizde ekranınızda direk olarak eserle ilgili bilgileri okuyabilirsiniz ya da dinleyebilirsiniz. Bir de uygulamayı kullanan kişilerin mekan içerisindeki hareketlerini kaydedebildiğimiz için mekan ya da mağaza sahiplerine de önemli analitik veriler sağlayabiliyoruz. Zaman ve konuma bağlı ziyaretçi yoğunluğu, hareket profilleri ve mekanın en yoğun bölgeleri gibi çok önemli veriler elde etmek mümkün olabiliyor. Hatta uygulama üzerinden edinilen bilgilerle müşteri segmentasyonu yaparak bu verileri daha değerli hale de getirebilirsiniz. 20-30 yaş aralığı mekan içerisinde nasıl bir davranış sergiliyor gibi. Bunu da daha detaylandırmak mümkün tabi.

Geçtiğimiz aylarda Startupbootcamp Berlin’e kabul aldığınız haberini aldık, bize biraz detay verebilir misin bu konuda?

Startupbootcamp, Startup ekosisteminde Dünya’nın önde gelen hızlandırıcı (accelerator) programlarından bir tanesi. Farklı ülke ve şehirlerde, farklı pazarları hedefleyen programları bulunuyor. Bu programlarda amaç Dünya’da kendi odak konularıyla alakalı girişimleri bulmak, bunların içinden her yıl 10 ekibi seçerek program sponsoru şirketlerle işbirliği yapmalarını sağlamak, 3 aylık program boyunca konularında uzman mentörler ile buluşturup yoğun bir eğitim programı sunmak ve bu süreçte girişimleri önde gelen yatırımcılarla buluşturmak. Ayrıca hedeflediğiniz ülkelere hızlı bir şekilde açılmanızı sağlayan önemli oluşumlar bunlar. Biz de Avrupa’ya açılmak için Startupbootcamp Berlin (Smart Transportation and Energy) ve Startupbootcamp Londra’ya (IoT – Connected Devices) başvurduk. Berlin’de başvuru yapan 288 girişim arasından Londra’da ise 400 girişim arasından ilk 20’ye girerek finale kaldık. Çok zorlu bir karar süreci sonrası Berlin’de karar kıldık ve Temmuz ayı başında Berlin’de finale katıldık. Finalde Airbus, Cisco, HERE, Kuehne+Nagel, Mercedes-Benz ve VINCI gibi program sponsorları tarafından programa katılacak 10 girişim arasına seçildik. Ağustos sonunda 3 aylık programa katılmak üzere Berlin’e geldik ve çok yoğun bir program içerisinde çalışmalarımızı sürdüyoruz. 

Bu ufuk açıcı keyifli sohbet için teşekkürler Emrah...